• Kategoriler:
  • Makale
  • Öykü
  • Videolar
  • Şiir
  • Güncel Edebiyat Haberleri
  • Yeni Çıkan Kitaplar
6 Şubat 2023
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol
Şunu Dağıt İşte!
  • ANA SAYFA
    • ANI
    • MAKALE
    • ŞİİR
    • ÖYKÜ
  • HAKKIMIZDA / TÜZÜK
    • İLETİŞİM
  • HABERLER
  • GÜNCEL EDEBİYAT HABERLERİ
  • SİZLERDEN GELENLER
  • YENİ ÇIKAN KİTAPLAR
  • YAZARLAR
    • KONUK YAZARLAR
    • GÜNÜN SÖZÜ
    • GÜNÜN ŞİİRİ
No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
    • ANI
    • MAKALE
    • ŞİİR
    • ÖYKÜ
  • HAKKIMIZDA / TÜZÜK
    • İLETİŞİM
  • HABERLER
  • GÜNCEL EDEBİYAT HABERLERİ
  • SİZLERDEN GELENLER
  • YENİ ÇIKAN KİTAPLAR
  • YAZARLAR
    • KONUK YAZARLAR
    • GÜNÜN SÖZÜ
    • GÜNÜN ŞİİRİ
No Result
View All Result
Şunu Dağıt İşte!
No Result
View All Result
Home Makale

Duvar

Israfil YILDIZKAN Yazar: Israfil YILDIZKAN
5 Haziran 2022
in Makale, Şiir
5
Duvar
0
SHARES
248
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

Duvar

Bindokuzyüzaltmışbir  yılının güz aylarında annemin deyişi ile “Lütfü dayıya öküz arabası çarpıp öldüğünde” 20 günlükmüşüm. Şimdi diyeceksiniz ki ; duvarla ne alakası var bu konunun ! İşte o zaman yirmi günlükken aynı anlarda da savaş sonrası ikiye bölünen Berlin’in ortasına o meşhur utanç duvarı yapılıyormuş.

Yıllar yılları kovalayıp, her insanın başına geldiği gibi,  yaşam, oradan oraya sürüklerken hayatları, yaşam rüzgarları bin dokuz yüz seksensekiz yılında beni de Berlin’e savurmuş. Dünyaya merhaba dediğim yılda inşa edilen Duvar benim Berlin’e gelişimle birlikte çatırdamaya başlamış. Ve sonunda Bin dokuzyüz seksendokuz güz aylarında, dünyaya ün salan, hiç geçit vermez denilen Duvar yıkılmıştı. Benim doğumumla başlayan Duvar hikayesi, benim Berlin’e gelişimle son buldu. Şimdi demeyin ne alakası var diye. 

O anlarda Duvar’a yakın bir caddede ikamet ediyordum. Duvarın yıkıldığı, insanların akın akın doğu Berlin’den Batı Berlin’e gelişi şu an bile gözümün önünde. Dile kolay Kırkbeş yıl insanlar aynı şehrin havasını soluyor ama duvarı aşıp akrabalarına, dostlarına, arkadaşlarına gidemiyor; Neyse hasret bitti bitmesine de , hiç kimsenin görmediği bizim Türkiyeli insanlarımıza özgün bir durum, bir trajedi ile karşılaşabileceğim aklımdan geçmemişti.

Bir ay kadar olmuştu Duvarın yıkıldığı. İnsanlar her gün işe gider gibi Batı Berlin’e akın ediyor, bende hüzünle izliyordum. Bizim caddede dikkatimi çeken ilginç bir durumla karşılaştım. Genç bir kadın sokaktaki binaların zillerinde yazan isimleri tek tek kontrol ediyor; Belli ki birini arıyordu. Biraz izledikten sonra dayanamayıp, hem merak hem de yardım edebilir miyim düşüncesiyle sorma gereği duyumsadım.

-Affedersiniz; neden zillere bakıyorsunuz?

-Birini mi arıyorsunuz?

-Yardımcı olabilir miyim?

Soruma soruyla karşılık verdi.

-Siz de Türk’müsünüz?

Doğrusu biraz şaşırmıştım, az durakladıktan sonra;

– Evet Türküm diye yanıtladım.

Ama hâlâ bu sorunun ne anlama geldiğini kavrayamamıştım ki ;

-Nabi diye birisini tanıyor musunuz? Diye ikinci soruyla karşılaştım..

–Hayır. Böyle birini tanımıyorum. Nabi kim?  Ne iş yapıyor. Ne için arıyorsunuz?

-Nabi benim erkek arkadaşım yani eşim.

Bundan üç yıl önceydi Doğu Berlin’e hafta sonu  günübirlik izin kağıdıyla gelmişti ve tesadüf tanışmış birbirimizi sevmiş ve arkadaş olmuştuk. O günden sonra hemen hemen her hafta sonu beni ziyarete gelirdi ta ki duvar yıkılıp  geliş gidişler serbest olana kadar.

Anlamıyorum ; diyelim ki beni terk etti. Buna üzülüyorum tabiki ama bir yaşında bir kızımız var.

Bir baba küçücük çocuğundan nasıl vazgeçer ?

Belki başına bir şey gelmiş olabilir diye kendimi avutuyorum ve mutlaka yakında gelecektir diye düşünüyorum. Ancak; Duvar varken, yasakken ve geliş-gidişlerin o kadar zor olduğu zamanlarda hiç aksatmayan bugün duvar yok. Nabi de yok..!

Şok olmuştum, ne diyeceğimi bilemedim. Durumu az-çok anlamıştım. Nabi’nin neden ortadan kaybolduğunu ben fark etmiştim de, bunu nasıl anlatabilirdim ki bu yaralı yüreğe.

Çünkü Duvar yıkılmadan önceki son yıllarında turistik gezi gibi batı Berlin’de yaşayanlar günübirlik izinlerle doğuya geçiyor ve tekrar batı Berlin’e evlerine dönüyorlardı. Hani derler ya Anadolu’da bir tabir vardır şark kurnazlığı diye. Bizim Anadolu insanımız da öyle yapmıştı.

Hafta sonları turistik amaçla değil de sırf kendi egolarını tatmin için doğuya geçen maçolar, magandalar, genç kızların gönlünü çalıp ve daha acısı bekar oldukları yalanını da ekleyerek, nasıl olsa duvar var bu ilişkiler saklı kalır düşüncesiyle gerçek olmayan ilişkiler kurduklarını duyuyordum. Lakin pek ihtimal vermiyordum. Ve işte gerçek tüm çıplaklığıyla karşımdaydı. Ancak, ben bu genç kadına bunu nasıl anlatacağımı bilemediğimden, sorularını geçiştirip yanından ayrıldım.

Lakin uzun müddet aklımdan çıkmadı hala hatırladıkça hüzünlenirim. Böyle durumlarda ben de,hüzünümü kafamdan bir türlü atamadığım düşünceleri, bir şiirin veya öykünün teması olarak işler (yazar) ve biraz olsun rahatlarım.

İşte bu kısa öykünün şiiridir. DUVARIN ARKASINA GİZLENEN PEMBE HAYALLER

 

Duvarın Arkasına Gizlenen Pembe Hayaller

Savaşlar acıları, acılar ayrılıkları getirdi beraberinde.

Yıkıntılar Duvar olup yükseldi

Berlin’in ortasında.

Yürekler hasretle yandı .

hayaller kuruldu, yıllarca.

Zamanla…

Ateşler soğudu, yaralar kabuk bağladı.

Sınırlı geçişler başladı.

Pembe hayaller ile gönüller çalındı.

Yalan aşklar, duvarın ötesine gizlenmeye çalışıldı.

Yalan da olsa aşklar, hayaller ;

filiz verenlerde oldu elbet.

Duvar… !

Sadece iki halkı ayırmıyordu artık.

İzinli geçişlerle birlikte,

Pembe hayalciler,

Sahte aşklarını ;

Ve bu aşkların meyvelerini de saklamışlardılar duvarın ötesinde.

 

Kimsecikler…!

Duvar mayınlı da olsa, gün gelip yıkılabileceğini hesap edemiyordu anlaşılan..

Beraberlikler, sahte aşklar, meyve veredursun;

nasıl olsa Duvar saklayabilir diye düşünüldü hep.

Zaman…

Ne duvarlar sınırlar yıkmıştı

Bu Duvar neydi ki ? 

Gün geldi yıkıldı tabi.

 

Ve Duvar ile birlikte ;

pembe hayallerde yıkılmıştı.

Atalarımızın deyişiyle

” Takke düşmüş kel görünmüştü ”

Her fırsatta duvar ötesine koşanlar,

Yok olmuşlardı  yıkılmışlardı sanki.

Sırlarını, pembe hayallerini, sahte aşklarını saklayabilecekleri

Duvarları yoktu artık….!

Aranmalar başlayacak, hataları, sahtelikleri, oyunları

ve yeni sorunlar ortaya çıkacaktı..

katlanacak güçleri ve yüzleri yoktu ki, dolaşsınlar ortalıkta.

 

Gencecik kadınlar ne olduğunu bile anlayamadan

ellerinde sahte bir adres yada bir fotograf.

Arıyorlardı

Hasanlarını,  Alilerini,  Memolarını….!

bulabilene aşk olsun ;

hepsi sırra kadem basmış

Pembe hayaller, sahte aşklar, duvarın altında kalıp yok olmuştu.

 

Yıllarca duvar ötesinden, bakıp durdular;

aynı soydan insanlarına.

Acı çektiler, hasret çektiler..

Duvar yıkılırken ;

acılarının , hasretlerinin yok olacağını zannederken,

Yeni acıları, yeni hasretleri de tattırmıştı bu insanlara..

ve neden sonra, duvar yok olurken,

Hasanlarının, Memolarının, Alilerinin de yok olduğunu fark ettiler.

Ve yıllar sonra ;

genç bir kız, bir delikanlı.

Elde eski bir fotograf gazetelerde boy boy resim.

Hüzünlü bakışlarla

Babamı arıyorum..!

Tanıyan varsa

lütfen şu telefon numarasına

Ya da Gazeteye şu numaraya

bildirmeleri rica olunur…

Lütfenn..

Lütf….

Lüt…

 

09.03.2001 Berlin  

İsrafil Yıldızkan

 

Önceki yazıyı oku

MIGIRDİÇ HOCANIN ARDINDAN

Sonraki yazıyı oku

TÜRKİYE NEDEN GERÇEK LAİK BİR DEVLET OLMADI?

Israfil YILDIZKAN

Israfil YILDIZKAN

Sonraki yazıyı oku
TÜRKİYE NEDEN GERÇEK LAİK BİR DEVLET OLMADI?

TÜRKİYE NEDEN GERÇEK LAİK BİR DEVLET OLMADI?

Yorumlar 5

  1. Yüksel ARSLAN says:
    8 ay ago

    Israfil hocam, kaleminiz yüreklere yazılsın. Duvar, ve siir birbirini tamamlayan iki nehir gibi..

    Sevgiler..

    Cevapla
    • Israfil YILDIZKAN says:
      8 ay ago

      Teşekkür ederim değerli dost. Berlinden Selam ve saygılarımla

      Cevapla
  2. Cemal ZÖNGÜR says:
    8 ay ago

    Evet güzel bir tarihsel anı.

    Cevapla
  3. Ahmet Tan says:
    8 ay ago

    Kalemine saglik.

    Cevapla
    • Israfil YILDIZKAN says:
      8 ay ago

      Teşekkürler dost

      Cevapla

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trend
  • Yorumlar
  • En Son
YANILSAMA

YANILSAMA

25 Ağustos 2022
Avrupalı Türkler ve Türk Yazın Dünyası

Avrupalı Türkler ve Türk Yazın Dünyası

13 Haziran 2022

HALLAC-I MANSUR ALEVİ MİDİR?

1 Eylül 2022

ZULAMDAKİ SESLER

21 Haziran 2022
YANILSAMA

YANILSAMA

15
Duvar

Duvar

5
Yaralıdır Sol Yanım

Yaralıdır Sol Yanım

5

ZULAMDAKİ SESLER

5
Otomatik taslak

Korona Günlerinde Yuvam

5 Şubat 2023
ALEVİLERİN VE ALEVİLİĞİN GELDİĞİ NOKTA!

ALEVİLERİN VE ALEVİLİĞİN GELDİĞİ NOKTA!

3 Şubat 2023
SİYASETTE TERÖRLE ARANA MESAFE KOY CAMBAZLIĞININ ANA KAYNAĞI

SİYASETTE TERÖRLE ARANA MESAFE KOY CAMBAZLIĞININ ANA KAYNAĞI

22 Ocak 2023
SOL, DEMOKRAT VE ALEVİLER GELECEĞE NASIL BAKMALI?

SOL, DEMOKRAT VE ALEVİLER GELECEĞE NASIL BAKMALI?

12 Ocak 2023

Son Haberler

Otomatik taslak

Korona Günlerinde Yuvam

5 Şubat 2023
ALEVİLERİN VE ALEVİLİĞİN GELDİĞİ NOKTA!

ALEVİLERİN VE ALEVİLİĞİN GELDİĞİ NOKTA!

3 Şubat 2023
SİYASETTE TERÖRLE ARANA MESAFE KOY CAMBAZLIĞININ ANA KAYNAĞI

SİYASETTE TERÖRLE ARANA MESAFE KOY CAMBAZLIĞININ ANA KAYNAĞI

22 Ocak 2023
SOL, DEMOKRAT VE ALEVİLER GELECEĞE NASIL BAKMALI?

SOL, DEMOKRAT VE ALEVİLER GELECEĞE NASIL BAKMALI?

12 Ocak 2023
  • Kategoriler:
  • Makale
  • Öykü
  • Videolar
  • Şiir
  • Güncel Edebiyat Haberleri
  • Yeni Çıkan Kitaplar
info@avrupaedebihayat.com

avrupaedebihayat.com | desing by Nova Web Tasarım | 2022 | Her Hakkı Saklıdır

No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
    • ANI
    • MAKALE
    • ŞİİR
    • ÖYKÜ
  • HAKKIMIZDA / TÜZÜK
    • İLETİŞİM
  • HABERLER
  • GÜNCEL EDEBİYAT HABERLERİ
  • SİZLERDEN GELENLER
  • YENİ ÇIKAN KİTAPLAR
  • YAZARLAR
    • KONUK YAZARLAR
    • GÜNÜN SÖZÜ
    • GÜNÜN ŞİİRİ

avrupaedebihayat.com | desing by Nova Web Tasarım | 2022 | Her Hakkı Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password? Sign Up

Create New Account!

Fill the forms below to register

All fields are required. Log In

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In