• Kategoriler:
  • Makale
  • Öykü
  • Videolar
  • Şiir
  • Güncel Edebiyat Haberleri
  • Yeni Çıkan Kitaplar
15 Mart 2023
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol
Şunu Dağıt İşte!
  • ANA SAYFA
    • ANI
    • MAKALE
    • ŞİİR
    • ÖYKÜ
  • HAKKIMIZDA / TÜZÜK
    • İLETİŞİM
  • HABERLER
  • GÜNCEL EDEBİYAT HABERLERİ
  • SİZLERDEN GELENLER
  • YENİ ÇIKAN KİTAPLAR
  • YAZARLAR
    • KONUK YAZARLAR
    • GÜNÜN SÖZÜ
    • GÜNÜN ŞİİRİ
No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
    • ANI
    • MAKALE
    • ŞİİR
    • ÖYKÜ
  • HAKKIMIZDA / TÜZÜK
    • İLETİŞİM
  • HABERLER
  • GÜNCEL EDEBİYAT HABERLERİ
  • SİZLERDEN GELENLER
  • YENİ ÇIKAN KİTAPLAR
  • YAZARLAR
    • KONUK YAZARLAR
    • GÜNÜN SÖZÜ
    • GÜNÜN ŞİİRİ
No Result
View All Result
Şunu Dağıt İşte!
No Result
View All Result
Home Makale

DİNLERİN DOĞUŞU VE İSLAM’IN OLUŞUMU (2)

Cemal ZÖNGÜR Yazar: Cemal ZÖNGÜR
6 Kasım 2022
in Makale
2
DİNLERİN DOĞUŞU VE İSLAM’IN OLUŞUMU (2)
0
SHARES
157
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

İslam’ın hangi temel yapıyla ortaya çıktığını anlamak için, Orta Doğu ve Mezopotamya topluluklarının yaşam şekillerini ve bölge özelliğini iyi bilmek gerekir. Özellikle Mısır ve Orta doğu, diğer bölgelerden ayrı analiz edilmeden dinlerin, kültürlerin nasıl biçim aldıklarını anlamak zor. Çünkü her coğrafi yapı, toplumların yaşamına kendi rengini verir. Orta Doğu ve kısmen Afrika Coğrafyası, tek tanrılı dinlerin şekillenmesinde direkt etki yapmıştır, yapmaya da devam etmekte. Mısır, Libya, Tunus, Cezayir, Yemen gibi Orta Doğu’ya sınır olan bu ülkelerde dahil edildiğinde, Ortadoğu’nun büyük bir bölümü çöllerle kaplıdır. Çölün geniş alanları kaplaması, kültürel yapının genel olarak bu özelliğe göre şekillendiği, asla gözden kaçırılmamalı.

Mısır ve Orta Doğu’nun %50 orana yakını çöl olmasına rağmen, önemli bir nüfusu barındırmaktadır. Bunun temel sebebiyse Nil, Dicle ve Fırat Nehirlerinin bu bölgeden geçip, Hint Denizine ulaşması en büyük etkiye sahiptir. Irmak ve denizler, canlıların ilk yaşam alanlarıdır. Aynı şekilde iklimin gece ve gündüz büyük bir değişim göstermeden sıcak olması, insanların kolayca barınacağı önemli bir alanı oluşturuyor. Diğer taraftan ilk tarımın Mezopotamya’da icadı ve Orta Doğu’nun büyük bölümüyle sınırı bulunması, bölgede yaşayanların ihtiyaçlarını sağlayan iki temel özelliktir. Gerek nehir sularının yaşama sağladığı imkân gerekse bölgede kış mevsiminin ılık geçmesi, burada doğan insanların başka yerlere gitmesini çoğu zaman engellemiştir. Bu vb. özellikler bölge insanlarının ekonomik, sosyal, siyasal, psikolojik ve din kültürlerinin şekillenmesindeki en büyük ana kaynaklardandır.

Yüz ölçümünün büyük oranı çöllerle kaplı Orta Doğu’da petrol çıkarılmadan önce, toplumun 4/1’i tarım, el sanatları ve ticaretle geçimini sağlarken, çoğunluk çoban ve köleydi. Halkın kültürel, sosyal, siyasal geleceğini belirleyenlerse, din ve ticarete hâkim azınlıktaki şeyh aşiret ağalarıdır. Dikkat edilirse peygamberlerin hepsi bu bölge insanlarıdır ve çoğu çoban kültüründen gelip ticaretle uğraşan kişilerdir. Bu yüzden dünya genelinde din, para, kapitalizm hiçbir zaman birbirinden ayrılmamıştır. Aynı zamanda coğrafyanın büyük bölümü çıplak ve korumasız olması, din ve ticarete hâkim olanların istedikleri amaca daha kolay ulaşmalarını sağlıyor.

Binlerce yıldır bölgede etkili halkların özel tarihine kısa bir vurgu yapmak gerekir. M.Ö.5600’lerden itibaren Halaf, Obeyd, Uruk ve Cemdet Nasr toplulukları, Sümerleri oluşturmuştur. Ve daha sonra Sümerlerin içinden birçok halk ve uygarlıklar oluşup bölgeye dağıldılar. Çoğalan halklar içerisinden Hz. İbrahim’in ortaya koyduğu tek ve gök tanrı düşüncesini, Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed din adıyla geliştirdiler. Ve her üç peygamberin etnik kökeni Yahudi, Asuri (Arami) ve Arapların ortak ataları, “Hami-Sami” kardeşlerin çocuklarıdırlar. Daha sonra birbirlerinden ayrılmalarına rağmen, dünyaya bakışları ve kültürel özellikleri çok ta fazla değişmemiştir.

İsrail’de dini yönetimi ilan eden Hz. Musa, amca çocukları olan Araplarla aynı din çatısı altında binlerce yıl birlikte yaşadılar. Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam’ın temelini, daha çok Mısır Firavun kültürü şekillendirmiştir. Hz. Musa’ya tabi aristokrat zengin ticaretçi kesim, yoksul insanların sorunlarına hiçbir zaman akılcı çözümler bulmadı. Bunu gören Hz. İsa, Yahudilik din yönetimine karşı çıkarak, yaklaşık M.Ö.50 yıllarında, Hristiyanlık dinini ilan eder. Yahudiler, Hz. İsa ve taraftarlarını İsrail’den (Kudüs) sürgüne tabi tutmaları neticesinde, Hz. İsa Anadolu’nun Güney Batısında yer alan Hatay’a (Antakya) yerleşir. Bu bölgede din faaliyetini sürdüren Hz. İsa, çok geçmeden Doğu Roma Krallığı’nın Valisi Pilatus tarafından yakalanarak çarmıha gerilir. Anadolu’da barınamayan Hz. İsa müritleri, Aziz Pavlus öncülüğünde Yunanistan başta olmak üzere, Avrupa’ya yayılmaya başlamışlardır. Bu döneme kadar Avrupa’nın geneli ilkel, fakir ve paganist inanç kültürle yaşıyorlardı. Hristiyanlık din kültürünü duyan Avrupalılar, Hristiyanlıktan etkilenip zaman içerisinde Hristiyan dinini kabul ettiler.

Hristiyanlık din anlayışı her ne kadar Yahudi din yönetimine karşı çıkmış olsa da Hıristiyanlıkta aynı politikayı sürdürdü. Hıristiyanlıkla birlikte Avrupa’ya taşınan Orta Doğu’nun bağnaz, radikal kültürüyle yaşanamayacağını gören Avrupalılar, 1500’lerden itibaren reform ve rönesanslarla modern yaşama adım atmaktan başka bir çözüm olmadığına inandılar. Bu düşünceyi Avrupa ülkelerinin hepsi kabul ederek laik, seküler ve demokrasiye geçmek için büyük çaba harcadılar. Yahudilik ve Hristiyanlığın geçirmiş olduğu bu tarihi evreleri kısaca özetledikten sonra, aynı kültürel damardan beslenerek var olan İslam’ın özüne geçmeye çalışalım.

M.S.610 yılında İslam dinini ortaya çıkaran Hz. Muhammed ve Arap toplumunun sosyolojik, coğrafi, ekonomik, psikolojik özelliklerini derince incelemeden, İslam Dinini anlamak zordur. Bu bakımdan dört alt başlık altında ele alıp, sonuca daha kolay ulaşabiliyoruz.

a-Sosyolojik Olarak Arap Toplumu: İslam’a dinsel, sosyal, siyasal ekonomik, psikolojik rengini veren halk, Arap toplumunun kendisidir. Yahudilik ve Hıristiyanlık içerisinden çıkıp İslam’ı oluşturan Araplar, İbrani ve Süryanilerle öz kardeştiler. Ve ilk ataları olan Hami Sülalesinin Kureyş, Haşimi, Emevi, Bedeviler ve Suud Vahabi aşiretleridirler. Daha sonra Afrika ve Hindistan’dan köle olarak getirilip İslam ve Araplaştırılanlarla, bölgede İslam nüfusunun sayısı önemli ölçüde çoğaldı. Getirilen kölelerin çoğu asker olarak kullanılıp, Arap İslam emperyalizminin yayılmasında ciddi etkileri oldu. O günden bu zamana kadar, Arap olmayan Müslüman toplumlar, İslam dininin en radikal, gerici, bağnaz ve sadık savunucularıdırlar. Bunlar içerisinde Mezopotamya ve Anadolu halklarından Kürtler, Türkler, Persler ve Lazlar en önde gelenlerdendir.

b-Coğrafi Olarak Arap Bölgeleri: Arap toplumunun büyük bir çoğunluğu çöl ikliminin hâkim olduğu bir coğrafya da yaşamaktalar. Çöl ikliminde var olan bitkilerden tutalım diğer canlıların hepsi, dünyanın diğer bölgelerinden tamamen farklı bir yaşam özelliğine sahiptir. Bu özelliklerden belli başlı olanlarsa, sıcak iklimden kaynaklı insanlar üzerlerine basit bez parçası örterek yaşarlar. Ayaklar çoğunlukla çıplak ya da terliklidir. Ayak kabı nadir yerlerde giyilir. Yiyecekler genellikle soğuk ve kaşık kullanılmadan elle tüketilir. Yemeğini elle tüketmek, kaşığın icat edilmediği tarihlerde tüm dünyanın ortak kültürüydü. Daha sonra kaşık, çatal icat edilmesine rağmen Afrika, Hindistan ve Arapların elle yemeyi sürdürmeleri, bağnazlıklarının bir sonucudur. Araplar başta olmak üzere, ilkelliğin her türünü sorgulamadan devam ettiren bu halklar, farklı coğrafya ve kültürden insanlarla kolayca uyum sağlayıp yaşamazlar. Bunun en temel nedeni, Araplar İslam din adıyla her açıdan kendilerini üstün gören, hastalık derecesinde yükseklik kompleksine sahip olmalarıdır.

Çöl ikliminin aşırı sıcak olması, insanlarda önemli derecede tembellik yaratır. Bu yüzden çok mecbur olmayanlar çalışmazlar ya da basit işlerle uğraşırlar. Ekonomik ve siyasi gücü olanlarsa, serin yerlerde vakit geçirirken, yapılması gereken tüm işleri, sıcaklığa bakılmadan köle ya da dışarıdan getirilen işçiler çalıştırılır. Aşırı sıcak iklimde yaşayan insanlar, cinsellik noktasında diğer bölge insanlarına oranla daha çok isteklidirler. Arap İslam toplumunun yaşadığı ülkelerde, nüfusun sürekli artmasının birinci nedeni sıcak iklim iken, ikinci sebepse dinin doğum kontrollerini haram ve günah görmesidir. Erkeklerin çok kadınla evlenme istekleri, sıcak iklimin vermiş olduğu sınırsız cinselliğin yanında, İslam dininin erkek cinsiyetçi bakış açısının bir sonucudur.

c-Ekonomik Olarak Arap Toplumu: Arap toplumunun yaşadığı bölgenin büyük bir kısmının çöl olduğu bilinmektedir. Toprak ve hayvan tarımına uygun bölgelerin sınırlı olması, halkın çoğunluğunun devlet ve aşiret şeyhlerden yardım bekleyerek yaşarlar. Arap ve Müslümanlarda şeyhliğin önemini yükselten etkenler, çöl iklimi ve küçük çaplıda olsa kendine yeten ekonominin yokluğudur. Arap toplumunda en önemli ekonomik faaliyet ticarettir. Üretime dayanan faaliyet yok denecek kadar azdır. Araplar bunu hiçbir zaman dert etmezler. 1800’lü yıllardan itibaren batılıların Orta Doğu’da petrol çıkarmaları, ticareti büyük ölçüde petrol ürünlerine kaydırdı. Arap İslam toplumu, petrol ticareti yüzünden farklı ülkelerle ilişki kurmak zorunda kalırken, bundan her zaman korkmaktadırlar. Temel nedeniyse, farklı kültür ve yaşam biçiminin İslam’ı değiştireceği korkusudur. Arap ileri gelenleri bu yüzden daha da bağnazlaşarak, sürekli İslami radikalizmi geliştirme peşindeler. Petrolün büyük bir bölümüne ise, Arap dini şeyh aşiret ağaları sahipken, geriye kalanlar devlet malıdır. Devlete her zaman aşiret şeyhleri hâkim olduğundan, halkın çoğunluğu yine köledir. Böyle bir devlet ve siyasi yapı içerisinde yetişen toplumun, sorgulayıcı olmasını beklemek kendi kendini aldatmaktır.

d-Psikolojik Açıdan Arap Toplumu: Çöl vb. nedenlerle yeterli yerli üretimin olmadığı, ekonominin büyük bölümü ticarete dayalı toplumlarda, devlet ve devlete hükmeden şeyhlere bağlılık had safhadadır. Araplarda bu yapıyı ortaya çıkaran ana etkenlerden birisi coğrafya iken, diğeri peygamber, halife, şeyh, alim ve dini kişilerdir. Mevcut yapının değişmesini Arap ileri gelenlerinin hiçbiri istemediği gibi, halkın büyük çoğunluğu da en ufak değişimden yana değiller. Çünkü din adıyla halka sürekli tanrının Arapları özel yarattığı, hatta tanrının yerdeki temsilcileri olduklarına inandırılmışlardır. Yalancı dini masalların temel kültür görüldüğü toplumlarda, değişim hiçbir şekilde kısa sürede gerçekleşmez. Hatta halkın dini şeyhlere yakın olması demek, aynı zamanda tanrıya yakın olma şeklinde görülmekte.

Arap toplumu; tanrının yer yüzündeki temsilcileri olarak inandıkları dini kişilerin, koydukları emirlere tartışmasız bağlı kalıp, yoksulluk içerisinde bile son derece mutlu görünürler. Sebebiyse; zavallı halk öldükten sonra, cennetle mükâfatlandırılacaklarını hayal ederek yaşarlar. Şekillenmiş bu psikolojiyle, Araplarda ırk ve İslam milliyetçiliği, tahminlerinde ötesinde derin bir etkiye sahip. Böylece hem ırk hem de dinsel açıdan, kendilerini dünyadaki tüm toplumlardan üstün görüp, farklı halk ve kültürlerle kolayca ortaklık kurmaları mümkün değildir. Zaten birlikte yaşam gibi bir düşünceleri de yok.

İslam dini ve Arap toplumu bu temel yapılardan dolayı, var oldukları günden bu zamana kadar, farklı din, dil, düşünce ve kültürlere hiçbir zaman toleranslı bakmazlar, bakmamak içinde her türlü radikalizmi geliştiriyorlar. Sürekli kendinden olmayanı aşağı, geri zekalı, günahkâr, (Münafık) akılsız (İdraki Bitrak) gören psikolojiye sahip olmak, tedavisi mümkün olmayan ukala (Yükseklik Kompleksi) bir hastalık demektir. İfade edilen toplumsal yapıda dini şeyhlerin, zenginlerin halk üzerinde baskı, üstünlük kurup ayrıcalıklı olmaları, Arap ve Müslümanlarda genelde rahatsızlık yaratmadığından, değişim ve dönüşüm hayalden de uzak bir durumdur.

Arap ve Müslüman toplumlarda şekillenen bu kültür Hz. Muhammed, halifeler ve şeyhlerin, kurandaki ayetlere dayanarak şeriat, fıkıh hadisler adıyla sistemleştirmeleri sonucunda gerçekleşti. İstisna bireysel çıkışların dışında, örgütlü olarak İslam’a alternatif bir düşünce, Arap toplumunda bu zamana kadar görülmüş değildir. Gelecek son bölümde Hz. Muhammed öldükten sonra, din adıyla geliştirilen şeriat, hadis, fıkıhlar, Müslümanları ekonomik, siyasi ve kültürel açıdan nereye götürdüğü incelenecektir.

Cemal Zöngür

Kaynaklar:

Ali Şeriatı- Dinler Tarihi. Seçkin Yay.

İ. Zeki Eyüpoğlu- Tarikatlar ve Mezhepler Tarihi. Der Yay.

İhsan D. Dağı-Ortadoğu’da İslam ve Siyaset. Boyut Yay.

Kitabı Mukaddes Şirketi- Orhan Matbaacılık.

Hamdi Yazır- Kur’an-ı Kerim ve Yüce İlmi Hali. Huzur Yay.

Felicien Challeye-Dinler Tarihi. Varlık Yay.

Yaşar Nuri Öztürk- İslam’ı Anlamaya Doğru. Yeni Boyut Yay.

Charles Keiht Maisels- Uygarlığın Doğuşu. İmge Yay.

Willian M.  Mc Neil-Dünya Tarihi. İmge Yay.  

Alaeddin Şenel- İlkel Toplumdan Uygar Topluma. Birey Toplum Yay.

İlhan Arsel- Şeriat ve Kadın. İstanbul 1995.

Faik Bulut- Alisiz Alevilik. Doruk Yay.

M. İlin- E. Segal-İnsan Nasıl İnsan oldu. Say Yay.

Mircea Eliade-Şamanizm. İmge Yay.

Mircea Eliade-Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi. Kabalcı Yay.

Sigmund Freud- Günlük Yaşamın Psikolojisi. Payel Yay.

Eugene Enriguez-Sürüden Devlete. Ayrıntı Yay.

Turan Dursun- Kuran Ansiklopedisi 8 Cilt.

Turan Dursun-Din Bu 1.2. Cilt. Kaynak Yay.

Cemal Zöngür- Din ve Felsefe Açısından Kızılbaşlık. Ozan Yay.

Önceki yazıyı oku

DİNLERİN DOĞUŞU ve İSLAM’IN OLUŞUMU (1)

Sonraki yazıyı oku

DİNLERİN DOĞUŞU VE İSLAM’IN OLUŞUMU (3)

Cemal ZÖNGÜR

Cemal ZÖNGÜR

Sonraki yazıyı oku
DİNLERİN DOĞUŞU VE İSLAM’IN OLUŞUMU (3)

DİNLERİN DOĞUŞU VE İSLAM’IN OLUŞUMU (3)

Yorumlar 2

  1. Mehmet Tas says:
    4 ay ago

    Űretkenliginizi, saygi ile anar, yűreginize Ask ile.

    Cevapla
    • Cemal ZÖNGÜR says:
      4 ay ago

      Teşekkür ederim Mehmet Abi İlgi ve yorumuna.

      Cevapla

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trend
  • Yorumlar
  • En Son
YANILSAMA

YANILSAMA

25 Ağustos 2022
Avrupalı Türkler ve Türk Yazın Dünyası

Avrupalı Türkler ve Türk Yazın Dünyası

13 Haziran 2022

HALLAC-I MANSUR ALEVİ MİDİR?

1 Eylül 2022

ZULAMDAKİ SESLER

21 Haziran 2022
YANILSAMA

YANILSAMA

15
Duvar

Duvar

5
Yaralıdır Sol Yanım

Yaralıdır Sol Yanım

5

ZULAMDAKİ SESLER

5
TÜRKİYE SOLUNDA BAŞARISIZLIĞIN TEMEL NEDENLERİ ÜZERİNE

TÜRKİYE SOLUNDA BAŞARISIZLIĞIN TEMEL NEDENLERİ ÜZERİNE

15 Mart 2023
Nevruz / Bahar Bayramı

Nevruz / Bahar Bayramı

3 Mart 2023
TÜRKİYE’DE TARİHİ VE KÜLTÜRLERİ ÇARPITAN ANLAYIŞLARIN DEŞİFRESİ?

TÜRKİYE’DE TARİHİ VE KÜLTÜRLERİ ÇARPITAN ANLAYIŞLARIN DEŞİFRESİ?

11 Mart 2023
ALEVİLİĞİN BAŞLANGIÇ TARİHİ VE ÇIKIŞ FELSEFESİ

ALEVİLİĞİN BAŞLANGIÇ TARİHİ VE ÇIKIŞ FELSEFESİ

17 Şubat 2023

Son Haberler

TÜRKİYE SOLUNDA BAŞARISIZLIĞIN TEMEL NEDENLERİ ÜZERİNE

TÜRKİYE SOLUNDA BAŞARISIZLIĞIN TEMEL NEDENLERİ ÜZERİNE

15 Mart 2023
Nevruz / Bahar Bayramı

Nevruz / Bahar Bayramı

3 Mart 2023
TÜRKİYE’DE TARİHİ VE KÜLTÜRLERİ ÇARPITAN ANLAYIŞLARIN DEŞİFRESİ?

TÜRKİYE’DE TARİHİ VE KÜLTÜRLERİ ÇARPITAN ANLAYIŞLARIN DEŞİFRESİ?

11 Mart 2023
ALEVİLİĞİN BAŞLANGIÇ TARİHİ VE ÇIKIŞ FELSEFESİ

ALEVİLİĞİN BAŞLANGIÇ TARİHİ VE ÇIKIŞ FELSEFESİ

17 Şubat 2023
  • Kategoriler:
  • Makale
  • Öykü
  • Videolar
  • Şiir
  • Güncel Edebiyat Haberleri
  • Yeni Çıkan Kitaplar
info@avrupaedebihayat.com

avrupaedebihayat.com | desing by Nova Web Tasarım | 2022 | Her Hakkı Saklıdır

No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
    • ANI
    • MAKALE
    • ŞİİR
    • ÖYKÜ
  • HAKKIMIZDA / TÜZÜK
    • İLETİŞİM
  • HABERLER
  • GÜNCEL EDEBİYAT HABERLERİ
  • SİZLERDEN GELENLER
  • YENİ ÇIKAN KİTAPLAR
  • YAZARLAR
    • KONUK YAZARLAR
    • GÜNÜN SÖZÜ
    • GÜNÜN ŞİİRİ

avrupaedebihayat.com | desing by Nova Web Tasarım | 2022 | Her Hakkı Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password? Sign Up

Create New Account!

Fill the forms below to register

All fields are required. Log In

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In