GÜVERCİN YÜREKLİM
Biz seni, evet, biz seni
biz seni, bilge yazılarından
kardeşlik çağrılarından
mahkeme koridorlarından tanırız kirvem.
Hey dağlarında karları eksilmeyen
geleceği çalınmış, yağmalanmış
Ararat’ın yurtsuz çocuğu
Munzur’un kızıl gülü
güvercin yüreklim Hrant Dink.
Sevinçlerini, acılarını
ördüğün o kocaman sevgi duvarlarını
kaygılarını, sitemlerini, düşüncelerini
halkımızdan beklentilerini algılayamadık.
Sana sahip çıkamadık
bir Ermeni’yi koruyamadık
sorumlu davranamadık
bir özür bile dilemedik
yazıklar olsun bize
bu da bizim basiretsizliğimiz be kirvem.
Acılarını, acılarıma kattım
seni de üstüne ekledim
çıkıp kıtalar arası gittim
buğulanan gözlerimle
Ren Nehri’nin kıyısına oturdum
birer birer anlattım, olup biteni.
Akışını durdurdum koca ırmağın
rotasını değiştirdim
Ren Nehri dile geldi
kulak verdi, dinledi, hüzünlendi.
Bununla da kalmadım sevgili Hrant
karlı Alpler’in zirvesine çıktım
avazım çıktığı kadar dünyaya haykırdım.
Haydutların çıkar ilişkilerini
vatan, millet, sakarya palavralarını
işlenen seri cinayetleri!
yeşermesi için umutlarımızın
barışın, kardeşliğin zaruretini
uğruna can verdiğin
o kardeşlik ülkünü
ve hazin ölümünü, ayrıntılarıyla anlattım.
Katillerini madalyalarla ödüllendiren
kan, kin, nefret söylemini sermaye edinenleri
memleketin sırtına yapışmış sülükleri
kirli, karanlık, ırkçı zihniyeti tek tek anlattım.
Alpler de sesime tepki verdi
ulu dağların karları ısındı
buzulları çözüldü
iklimi değişti.
Sonuç olarak
evet, sonuç olarak
söz veriyorum kanayan yaram
dağ lalem, Ermeni çocuk!
Yazacağım şiirlerin dizelerinde
söyleyeceğim şarkılarımın nakaratlarında
tarih notlarımda hep olacaksın
hafızamdan silinmeyeceksin.
Mutlaka bir bahar sabahı
o çok sevdiğin çocuklarımız adına
ne pahasına olursa olsun, halkımızla
apak kalbine sığınmayı başaracağız.
Az kalsın unutuyordum sevgili Hrant
ne kadar çok dostların varmış öyle
şöyle bir kıyaslama yaptım kendi kendime
dostlarının yanında
düşmanların bir avuçmuş be kirvem.
Hüseyin Can
2014-2020 Zürih muhtelif zamanlar
“Kırık Sandal” adlı kitabımdan