• Kategoriler:
  • Makale
  • Öykü
  • Videolar
  • Şiir
  • Güncel Edebiyat Haberleri
  • Yeni Çıkan Kitaplar
15 Mart 2023
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol
Şunu Dağıt İşte!
  • ANA SAYFA
    • ANI
    • MAKALE
    • ŞİİR
    • ÖYKÜ
  • HAKKIMIZDA / TÜZÜK
    • İLETİŞİM
  • HABERLER
  • GÜNCEL EDEBİYAT HABERLERİ
  • SİZLERDEN GELENLER
  • YENİ ÇIKAN KİTAPLAR
  • YAZARLAR
    • KONUK YAZARLAR
    • GÜNÜN SÖZÜ
    • GÜNÜN ŞİİRİ
No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
    • ANI
    • MAKALE
    • ŞİİR
    • ÖYKÜ
  • HAKKIMIZDA / TÜZÜK
    • İLETİŞİM
  • HABERLER
  • GÜNCEL EDEBİYAT HABERLERİ
  • SİZLERDEN GELENLER
  • YENİ ÇIKAN KİTAPLAR
  • YAZARLAR
    • KONUK YAZARLAR
    • GÜNÜN SÖZÜ
    • GÜNÜN ŞİİRİ
No Result
View All Result
Şunu Dağıt İşte!
No Result
View All Result
Home Makale

TEK TANRI FELSEFESİNİN İNSANLIĞA KAZANDIRDIKLARI VE KAYBETTİRDİKLERİ

Cemal ZÖNGÜR Yazar: Cemal ZÖNGÜR
30 Eylül 2022
in Makale
0
TEK TANRI FELSEFESİNİN İNSANLIĞA KAZANDIRDIKLARI VE KAYBETTİRDİKLERİ
0
SHARES
188
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

Tek ve Gök Tanrı düşüncesi; net olmamakla birlikte yaklaşık M.Ö.1500 yıllarında, Hz. İbrahim tarafından var edilen metafizik bir inanıştır. Bu inanç düşüncesi, kendisinden önceki kral tanrıcı inanç yapısına karşı, sosyal zorunluluk neticesinde alternatif olarak ortaya çıkmıştır. Öyle dini kutsal kitapların ifade ettiği gibi, tanrı ihtiyaç duyup Hz. İbrahim’i peygamber ilan etti, daha sonra kitaplar gönderdi masalları, tamamen uydurma ve mizansendir. Tek tanrıcı dini kitapların yazdıklarına göre tanrı hareket etti diyelim, kral tanrılar dönemi ve öncesindeki insanlığa, neden peygamber ve dinler göndermedi? Bizler haklı olarak bu soruları semavi dini temsilcilere ve tanrıya sormak durumundayız. Ancak hiçbir dini kişi bu soruların cevabını veremez. Çünkü dünyanın ve insanlığın oluşumunu en fazla 10.000 yıl önce Ademle başlatmaktalar. Bu o kadar temelsiz büyük bir hile ki, Homo Sapiens ve ardıllarının yaşam tarihleri ele alındığında, en az 500 bin yıllık insan tarihi ortada. Yüce Tanrı yarım milyon yıl önce ne yapıyordu, neredeydi? Tek tanrıcı dinlerin bazı uygulamalarının dışında, kutsal kitaplarda yazılanların hepsi kurmaca, masaldan ibaret. Bu ifadelerimiz inançlara hakaret değil, bilimsel bir tespittir. İnanan inansın, ancak neye, niçin inanıldığını insanlar bilirse, gelecek nesillerin daha bilgili ve mantıklı hareket emesi sağlanmış olur böylece.

İlkel ve çağdaş insanların bu zamana kadar icat ettiği tüm tanrı, inanç, din, gelenek görenek ve siyasi kültürler, insandaki sosyal zorunluluğun sonucudur. Hiçbir düşünce, siyasi anlayış ihtiyaç duyulmadan var edilmiş değildir. Tek tanrıcılık ve dinlerde bunlar içerisinde önemli bir yer tutan sosyal zorunluluk aracıdır. Ancak şu var ki, sosyal zorunluluk olarak var olan düşünce ya da kültürler, sonsuza kadar iş görecek diye bir kural, kanun söz konusu değildir. Bazı din ve siyasi düşünce kültürleri, diğerlerinden daha uzun yaşatılsa da bu sonsuzdur anlamına asla gelmez. Kaldı ki dünya bile sonsuz değilken, din ve tanrıları sonsuz görmek ya zekâ sorunudur ya da art niyet söz konusu. İnsanın kendisi değişirken icat ettiği tanrı ve dinlerin değişmezliğini düşünmek, normal insani durum olarak görülemez. Buna rağmen tek tanrı düşüncesi ve dinlerin üç bin yıldır yaşatılması, olumluluktan mıdır olumsuzluk sonucu mu? Bu inançsal kültür objektif şekilde tüm yönleriyle incelenip, insanlara ulaştırılması insanlık görevidir. Basit ama çok önemli şu örneği vermek yerinde olacaktır.

İnsan ilkel ve çağdaş şekilde düşünerek bu zamana kadar icat ettiği tüm araç gereçleri, nasıl ki kullanım zamanı bittiğinde çöpe atıyorsa, dini düşünceler içinde bu kural geçerlidir. Tanrı ve dinlerin kullanım işlevselliği bittiğinde çöpe atmak, yapılması gereken en doğal faaliyettir. Bunu dinsizlik vb. kavramlarla değerlendirmek, kör ve cahil kalmakta ısrar etmektir. Tek tanrı ve dinler çoktan geçerliliğini yitirdiği halde, hâlâ kullanılmaya devam edilmesi insanlığın geleceği için çok kötü bir yıkım olacaktır. Tanrısal vb. düşünceler, insanların sosyal zorunlulukları neticesinde kendi zihinlerinde var ettikleri bir olgu olup, zamanında bitirmekte yine insanların kendi elindedir. Bu dinsel saplantı bitirilmediği sürece, insanlığı daha ağır sonuçlar bekliyor. Tek tanrı dinler gibi, kral tanrılarda ilk ortaya çıktıklarında insanları cezbedip, kitleleri arkasından sürüklemişlerdi. Zamanla insanların sosyal yapı ve düşünceleri gelişim göstermesiyle, kral tanrıcılığın işkence, iğrençlik olduğunu anlayıp terk etmeye başladılar. Tek tanrı inanç yaşamı içinde bu durum söz konusudur. Günümüzde tek tanrı dinleri, insanlığı ciddi anlamda dejenerasyona uğratmış durumda. Bunun yerine yeni bir düşünce yapısı er ya da geç var olacaktır. Her yönüyle dejenere olmuş dinler ne kadar erken bitirilirse, yerini alacak yeni düşünceler insanlığa daha çok faydalı olacaktır. Geç kalındığı sürece insanlık tüm insani özelliğini yitireceğinden, düzelmesi de bir kadar zor olacak. Tüm dünya devletleri ve her birey, gelinen bu durumu ciddiye almak zorundadır.

Tek tanrıcılık ve dinler insanlığa neler kazandırdı ne kaybettirdikleri incelenirken, metafiziğin konusu olan bu düşünceyi baştan aşağı yeniden yazmak gibi bir niyet söz konusu değil. Esas amaç 3000 yıldır dünya yüzündeki insan topluluklarının, en az 4/3’ünü maddi manevi kontrol edip, yaşamına yön veren bu semavi dinlerin, insanlık anlayışlarını somutlaştırmak önemlidir. Bunu yaparken de ideolojilerden uzak objektif, tarafsız bakış açısıyla, gün yüzüne çıkarmak gerekir. Dinler tüm çıplaklığıyla yazılmadığı sürece, teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin insanlar çarpık yaşayıp, çarpık düşüneceklerdir. Örneğin çağımız insanlarının %99’u maddiyata teslim olmuş durumda. Bu devletler düzeyinden tutalım şirketler ve bireylere kadar herkeste aynı etkiye sahip. İfade edilen yaşam anlayışı dünyayı çölleştirdiği halde çatışma, savaş, süperegoizmden milim geri adım atılmaması, insanlığın çürüdüğünü kanıtlıyor. Bu çarpık gelişme ve çarpık inanç değil de nedir? Aynı zamanda dünyayı, insanlığı, insanlık dışı bu noktaya getirenler hem geri devletler hem de ileri gidenlerdir. Hepsi sürekli tanrı ve dinleri kullanarak bunu gerçekleştirdiler. Devletlerin din ve tanrıyı kullanmasına zemin hazırlayan diğer bir etkende kültür, tanrı, din gibi uygarlıklar tarihini, yalnızca devletlerin yazmasına bırakmak olmuştur. Dünyada en gelişmiş devletler dahi süperegoist mantığa göre şekillenmiş doyumsuz, acımasız sömürü araçlarıdır. Onun için yetenekli her bireye büyük iş düşüyor. En önemli iş ise, devletin tüm politikalarını takip edip bilimsel eleştirilerle birlikte, alternatifler sunarak insanlık tarihini gerçekçi yazmaktır. Entelektüeller ifade edilen kararlı tavır, duruş irade gösterdiklerinde, hiç şüphesiz devletleri daha fazla gerçekçi olmaya zorlayacaktır. Temeli yalan, hileye dayanan devlet yapılarında, insanlığın gelişmesinden bahsetmek, kendi kendimizi aldatmak ya da efendilere teslim olmaktır.

Uygarlık, kültürler, din gibi önemli konularda, yetenekli kişiler ilgi alanlarına göre bunu kullanmadıkları sürece, toplumlar geri kalmaya mahkûmdur. Dünya insanlığının geldiği aşamalardan örnekler verecek olursak, olumlu değişimlerin görüldüğü toplum ve ülkelerde, önce kadınlarının özgür, rahat hareket etmesi sağlanmıştır. Devamında entelektüel duyarlılıkla desteklenerek amaca ulaşılmış olundu. Bu yüzden duyarlılık sahibi bireyler, imkânı olsun olması insanlığı ilgilendiren konuları yazma gereksinimi duyarlarken, bilimsellikte ısrarcı olmalıdırlar. Herhangi bir toplum veya devlette, yüzyıllara varacak şekilde her şey anormal yaşanıp, en ufak huzurlu insani yaşam mümkün olmuyorsa, her şeyi devlete bırakmanın sonucudur. Avrupa tarihini okuyanlar bilirler; Avrupa ülkelerinde entelektüeller ne zaman yeteneklerini kullanmada ısrarcı oldularsa, insani yaşam o zaman gerçekleşti. Bireylerin yetenek ve düşüncelerini kullanmasına zincir vuran Türkiye gibi Müslüman ülkelerde, yaşamı belirleyen anayasa maddeleri, İslam gericiliğinin mantalitesiyle şekillendirilmiştir. Avrupa’dan kanunlar alındı, en iyilerini uyguluyoruz lafları gerçeği yansıtmıyor. Avrupa’dan alınan kanunlar, belirli teknik alanlardaki işleri karmaşadan kurtarıp düzenli yürütmek içindir. Toplumun kültürlü, daha bilinçli düşünmesi için Avrupa’dan alınan bir kanun olmadığı gibi, olanlarda işlevsiz ve önü İslami bağnazlıkla kapalıdır.

Örneğin 2022 yılında Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği tarafından, dünya ülkelerinin insani yaşam seviyeleri araştırılmış olup, sonuçlar bizleri asla yanıltmamıştır. Yapılan araştırma sonucunda, Türkiye ve Müslüman devletler sondan birincidirler. En iyi insani yaşam seviyesinin olduğu ülke, sonuçlara göre İsviçre Devletidir. Genelde insani yaşam seviyesini belirleyen etkenlerin başında, hemen akla para ve zenginlik gelir. Bu o kadar yanlış bir düşünce ki, petrol zengini Arap devletleri paralarını harcayacakları yer bulamıyorlar. Arap ülkeleri inanılmayacak derecede zengin oldukları halde, insani yaşam seviyeleri hepsinde ayaklar altındadır. Demek ki insani yaşamı inşa etmek, para ve zenginlikle değil, önce bilgi, birikim, kültür ve yüksek ahlak işidir. Para bunlardan sonra gelen araçtır. Çağın şartlarına uygun anayasa maddeleri çıkarılıp, toplumun hepsini kapsayacak şekilde ortak insani yaşamı temel alan, yüksek ahlak maddelerine inanılmadığı sürece, o toplumlarda tanrı, din, para insanlık için değil, belirli güçlerin elindeki en büyük çıkar aracıdır.

Türkiye gibi ülkelerde, İslami zihniyete dayanan gelenek ve anlayışı yücelten anayasa maddeleri var oldukça, yerinde saymaya devam edilecektir. Bu yüzden insanlar başta kendi öz tarih ve kültürleri olmak üzere, dünya tarihini doğru öğrenmelidirler. Söz konusu ülkelerde tanrı ve dinin yarattığı kültür sorunlarının aşılabilmesi için, yeteneğine güvenen bireylerin daha çok bu konuları incelemeleri büyük öneme sahip. Devletten iyi mi bileceksin mantığının hâkim olduğu Türkiye’de, insanların kültür seviyesinin ne kadar geri, işe yaramaz olduğunun göstergesidir bu ifade. Devlet babacı (Paternalist) mantığı doğuransa yine devlet yönetimlerinin kendisi olup, bilinçli bir zihin bulandırmaktan ibarettir. Sıralanan engellerin aşılması için önce yetenekli entelektüellerin ortak irade göstermeleri, devamında duyarlı halk kesimleriyle birlikte hareket edilerek çözüm üretilmelidir. Entelektüel kesimin duyarlı, örgütlü olmadığı, her kafadan bir sessin çıktığı toplumlarda, yeterli kıpırdama hiçbir zaman mümkün değildir. Avrupalı entelektüeller tüm korku ve zorluklara rağmen, dinleri sorgulayıp art niyetli düşünce ve uygulamalarını deşifre edip, ortaya çıkarmaları neticesinde Hıristiyanlık, Yahudilik reformları kabul etti. Bu yapılmasaydı Yahudilik ve Hıristiyanlık, İslam kadar bağnaz, acımasız geri bir tanrı, din ve ahlak yapısına sahiptiler…….

Cemal ZÖNGÜR

Kaynaklar:

https://tr.wikipedia.org/wiki/Monoteizm

Alaeddin Şenel- Siyasal Düşünceler Tarihi- Bilim ve Sanat Yay.

Nietzsche Friderich – Böyle Buyurdu Zerdüşt

J.M. Roberts- Avrupa Tarihi- İnkılap Yay.

William H. Mc Neill – Dünya Tarihi- İmge Yay.

Ali Şeriatı- Dinler Tarihi, Seçkin Yay.

İ. Zeki Eyüpoğlu- Tarikatlar ve Mezhepler Tarihi, Seçkin Yay.

İhsan D. Dağlı- Orta Doğu’da İslam ve Siyaset, Boyut Yay.

Kitabı Mukaddes Şirketi, Orhan Matbaacılık

Hamdi Yazır- kuran-ı Kerim ve Yüce İlmi Hali. Huzur Yay.

Felicien Challleye- Dinler Tarihi, Varlık Yay.

Yazar Nuri Öztürk- İslamı Anlamaya Doğru, Yeni Boyut Yay.

Faik Bulut- Alisiz Alevilik, Doruk Yay.

Mircea Eliade- Şamanizm, İmge Yay.

Turan Dursun- Kuran Ansiklopedisi 8 Cilt. Kaynak Yay.

Ethem Xemgin- Aleviliğin Kökenindeki Ahuramazda ve Zerdüşt Öğretisi, Berfin Yay.

Musa Şanak- Mezopotamya’da Dinlerin Doğuşu, Aram Yay.

Mircea Eliade-Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi 3 Cilt, Kabalcı Yay.

Cemal Zöngür- Din ve Felsefe Açısından Kızılbaşlık- Ozan Yay.

 

Önceki yazıyı oku

VAROLUŞÇULUK ALEVİLİĞİN NERESİNDE?

Sonraki yazıyı oku

AVRUPA ALEVİ KADINLARI ÖRGÜTLÜLÜĞÜ

Cemal ZÖNGÜR

Cemal ZÖNGÜR

Sonraki yazıyı oku

AVRUPA ALEVİ KADINLARI ÖRGÜTLÜLÜĞÜ

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trend
  • Yorumlar
  • En Son
YANILSAMA

YANILSAMA

25 Ağustos 2022
Avrupalı Türkler ve Türk Yazın Dünyası

Avrupalı Türkler ve Türk Yazın Dünyası

13 Haziran 2022

HALLAC-I MANSUR ALEVİ MİDİR?

1 Eylül 2022

ZULAMDAKİ SESLER

21 Haziran 2022
YANILSAMA

YANILSAMA

15
Duvar

Duvar

5
Yaralıdır Sol Yanım

Yaralıdır Sol Yanım

5

ZULAMDAKİ SESLER

5
TÜRKİYE SOLUNDA BAŞARISIZLIĞIN TEMEL NEDENLERİ ÜZERİNE

TÜRKİYE SOLUNDA BAŞARISIZLIĞIN TEMEL NEDENLERİ ÜZERİNE

15 Mart 2023
Nevruz / Bahar Bayramı

Nevruz / Bahar Bayramı

3 Mart 2023
TÜRKİYE’DE TARİHİ VE KÜLTÜRLERİ ÇARPITAN ANLAYIŞLARIN DEŞİFRESİ?

TÜRKİYE’DE TARİHİ VE KÜLTÜRLERİ ÇARPITAN ANLAYIŞLARIN DEŞİFRESİ?

11 Mart 2023
ALEVİLİĞİN BAŞLANGIÇ TARİHİ VE ÇIKIŞ FELSEFESİ

ALEVİLİĞİN BAŞLANGIÇ TARİHİ VE ÇIKIŞ FELSEFESİ

17 Şubat 2023

Son Haberler

TÜRKİYE SOLUNDA BAŞARISIZLIĞIN TEMEL NEDENLERİ ÜZERİNE

TÜRKİYE SOLUNDA BAŞARISIZLIĞIN TEMEL NEDENLERİ ÜZERİNE

15 Mart 2023
Nevruz / Bahar Bayramı

Nevruz / Bahar Bayramı

3 Mart 2023
TÜRKİYE’DE TARİHİ VE KÜLTÜRLERİ ÇARPITAN ANLAYIŞLARIN DEŞİFRESİ?

TÜRKİYE’DE TARİHİ VE KÜLTÜRLERİ ÇARPITAN ANLAYIŞLARIN DEŞİFRESİ?

11 Mart 2023
ALEVİLİĞİN BAŞLANGIÇ TARİHİ VE ÇIKIŞ FELSEFESİ

ALEVİLİĞİN BAŞLANGIÇ TARİHİ VE ÇIKIŞ FELSEFESİ

17 Şubat 2023
  • Kategoriler:
  • Makale
  • Öykü
  • Videolar
  • Şiir
  • Güncel Edebiyat Haberleri
  • Yeni Çıkan Kitaplar
info@avrupaedebihayat.com

avrupaedebihayat.com | desing by Nova Web Tasarım | 2022 | Her Hakkı Saklıdır

No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
    • ANI
    • MAKALE
    • ŞİİR
    • ÖYKÜ
  • HAKKIMIZDA / TÜZÜK
    • İLETİŞİM
  • HABERLER
  • GÜNCEL EDEBİYAT HABERLERİ
  • SİZLERDEN GELENLER
  • YENİ ÇIKAN KİTAPLAR
  • YAZARLAR
    • KONUK YAZARLAR
    • GÜNÜN SÖZÜ
    • GÜNÜN ŞİİRİ

avrupaedebihayat.com | desing by Nova Web Tasarım | 2022 | Her Hakkı Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password? Sign Up

Create New Account!

Fill the forms below to register

All fields are required. Log In

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In