ERMENİ SOYKIRIMI DEVAM EDİYOR
Her 24 Nisan günü yaklaştığında yüreğimi büyük bir keder kaplar. Nazlı yüreğimde volkanik patlamalar yaşanır. Sesim titrer, gözlerim ıslanır. Kimyam altüst olur. Sanırım insan olmanın hükümlülükleridir yaşadığım bu eziyet.
Süngülerle katledilen Ermeni bebeklerini, gebe kadınları düşünürüm. Canlı canlı yakılan insanları, cinsel şiddete uğramamak için kendilerini kayalardan, uçurumlardan, azgın nehirlere atarak hayatına son veren kızları, kadınları düşünüyorum!
İnsan olmak çok zor değil, biraz vicdanlı, birazda cesaretli olmak yeterlidir. Bu tarihi utançtan kurtulmanın yegâne yolu, yılda bir gün yüreğimizin sesine kulak vermektir. Yani yılda bir gün mağdurlarla empati kurarsak, Ermeni olursak, ancak o zaman insan olmuş oluruz. Fakat bu yapılmıyor. Halen kadim Ermeni halkının acıları üzerine küstahça tepinenleri görüyoruz. Bu tepinmeleri gördükçe onlarla aynı gezegende yaşamaktan utanıyorum.
Şayet güçlü bir şekilde Ermeni Soykırımı kınanmış olsaydı, diğer soykırımlar yaşanmayacaktı, evrensel değerler tahrip olmazdı, cinayetler işlenmezdi, Hrant Dink yaşıyor olacaktı, coğrafyamızı kasıp kavurmayacaktı faşizm…
Kendisine aydın, akademisyen, yazar, edebiyatçı, entelektüel, sanatçı, kanat önderi diyenlerin birçoğu halen egemen zihniyetin siyasi çit alanın dışına çıkamıyorlar. Soykırımdan siyasi rant devşirmeye devam ediyorlar. Efendilerinin siyasi kararlarına angaje oldukları gerçeğini göz ardı edemeyiz. Oysa soykırımları tanımayan, görüş belirlemeyen, karşı çıkmayan, geçmişiyle yüzleşmeyen ve halen Kemalizm’den medet umanlar, Kürt sorununa terör diyenler, Alevi inancına çeşitli sıfatlar yakıştıranlar ve bu can alıcı konularda iki kelime söyleme zahmetinde bulunmayanlardan bir nane olmaz!
AKP binaları önünde, konsolos bahçelerinde takla atanlar, aydın falan olamazlar. Bunlardan olsa olsa egemen siyasetin maskotları olurlar; sirklerde birer siyasi figüran olurlar!
Elbette bu zor günler geçecektir! Türkiye halkları yaşanan acıları ortaklaştıracaklardır. Halkların kardeşçe el ele tutuşacağı günler fazla uzak değildir. Bu sürece katkı sunmak için zorbaya zorba diyebilirsek, sürece katkı sunmuş olacağız.
Aydın olmak, salonlarda egemen siyasetçilerin kokteyllerine, balolarına, iftar yemeklerine katılmak, palavraları alkışlamak, biat etmek değildir. Aydın olmak, zalime zalim diyebilmektir, faşizmi kınamaktır. Ezber bozan cümleler kurmaktır. Aksi takdirde yarınlara dair sözünü esirgeyenler hep boynu eğik dolaşacaklardır, utançla yaşayacaklardır!
Sonuç olarak, Osmanlı Devleti’nin oyununa gelerek, kardeş kanına elleri bulaşmış atalarımız var ise, atalarımız adına mazlum Ermeni Halkından binlerce kez özür diliyorum!
21.04.2022
Hüseyin Can