“HER MiLLET LAYIK OLDUĞU ŞEKiLDE YÖNETiLiR”
Bu tip beylik lafları kimlerin ettiğine iyi bakmak gerek.
Buna gelecem, öncesinde, bugün12 Eylül cuntasının 42. yılı.
42 yıl önce:
650 bin kişi gözaltına alındı.
39 ton gazete, dergi, kitap yakıldı.
927 yayına yasak konuldu.
23.677 derneğin faaliyeti durduruldu.
3.854 öğretmen, 120 akademisyen ihraç edildi.
1 milyon 863 kişi fişlendi.
14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarıldı.
14 kişi açlık grevlerinde öldü.
171 kişi işkencelerde katledildi.
30 000 mülteci olarak yurt dışına gitti.
300 kişi kuşkulu şekilde öldü.
Cezaevlerinde 299 kişi yaşamını yitirdi.
Şimdi!
Neden?
Ne kadar;
Sömürü ve talana karşı direnen…
Gericiliğe karşı bilim ve ilericiliği ilke edinen…
Irkçılığa karşı duran…
Emeğin ekseninde örgütlenen…
Devrimci varsa…
Üzerinden silindir gibi geçtiler.
Yükselen solu…
Emperyallere karşı kabaran öfkeyi…
Aydınlanmaya doğru kat edilen mesafeyi…
Halkın yaşam damarlarını söküp attılar.
Yerine toplum can damarlarına, çocuklarına, bizlere dini, milliyetçiliği şırıngaladılar toplum can damarlarına, çocuklarına, bizlere. Bizlerden apolitik, anlamayan, sorgulamayan, kaderci, biat etmeye hazır nazır bir nesil yarattılar.
Sonuç; 12 Eylül zihniyetinin yarattığı kabus, bir tiranin iki dudak arası…
Hırsızı değil de, bozuk kilit sattığınız evin sahibini azarla!
Hırsızlığı meşru kıl!
Öyle mi?
Halkın mayasını boz, “halkın sağduyusunda bozukluk var” diye totaliter perdeden çal!
Öyle mi?
Bu söz kime ait biliyor musunuz?
Azılı bir monarşizm taraftarı arrogant bir düke, Fransız Joseph de Maistre’ye…
Aydınlanmanın ve devrimin yükseliş döneminde ilericilik karşısında durmuş, halkların kendi kaderlerini tayin edebilmelerini engelleyecek gerici sistemlerin avukatlığını yapmıştır.
Sonra da bu beylik lafı etmiştir.
Etsin.
Ben kabul etmiyorum.
Benim halkım 12 Eylül cuntasını hak etmedi.
Benim halkım 12 Eylül cuntası devamı bu faşizan yönetimi hak etmiyor.
Ne diyor Yılmaz Güney:
“Umudun bittiği yerde inadımız başlar.”
-Nevin SEVÜK